Opera, tutku ve disiplin gerektiren bir sanat dalı. Bu alanda hem sanatçı hem de eğitmen olarak önemli bir kariyere sahip olan Gözde Öksüz, Anadolu Üniversitesi Opera Şan Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak genç yeteneklere rehberlik ediyor.

Bu röportajda, akademik yolculuğunun nasıl başladığını, şan eğitimi alan öğrencileri yetiştirirken benimsediği temel prensipleri ve opera sanatının toplumdaki yerini konuştuk. Ayrıca, müzik eğitimi alanında teknolojinin etkilerini, sahne deneyimlerini ve gelecekteki hedeflerini de bizimle paylaştı.
Sanata ve müziğe ilgi duyan herkes için ilham verici bu sohbeti kaçırmayın! 🎶✨

Anadolu Üniversitesi Opera Şan Bölümü‘nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapıyorsun. Bu yolculuk nasıl başladı? Akademik kariyer yapmaya nasıl karar verdin?
Aslında şöyle, ben her zaman müzik istiyordum. Sonrasında daha profesyonel bir eğitime dökmek istedim. Onun için de sınavlara hazırlandım. Ayrıca, Eskişehir Güzel Sanatlar Bölümü mezunuyum. Oranın sınavlarına girdim, orayı dereceyle kazandım. Daha sonrasında konservatuarda, orada enstrüman çalıyordum. Sonra dedim ki bence sahne önünde olmalıyım, yani şarkı söylemeliyim. Bu yüzden tamamen bir branş değişikliği yaptım. Konservatuarın sınavlarına girdim. Orayı da güzel bir dereceyle kazandım. Orada okudum. Daha sonrasında da yol birazcık beni o tarafa götürdü diyeyim. Orada her şey yolundaydı. Güzel bir üniversite hayatım oldu. Eskişehir’i çok seviyorum. O yüzden de Eskişehir’de devam etmek istedim. Anadolu Üniversitesi de bize bünyesinde bir yer açtı. Biz de buradan devam ettik. Mezun olduğumdan beri de Anadolu Üniversitesi’ndeyim. Şimdi Halk Bilimi Araştırma Merkezi’nde çalışıyorum. Çok seviyorum, çok keyifli. Yani sürekli olarak aktifiz, sürekli bir şeyler yapıyoruz. O yüzden bu bana çok iyi geliyor.
Şan eğitimi alan öğrencilerle çalışırken hangi temel prensipleri ön planda tutuyorsun?
Şöyle her şeyden önce öğrenci istekli olmalı. Yani çalışmaya arzulu ve aç olmalı. Ve bunun için disiplin çok önemli. Çünkü şan, sesinle alakalı bir şey ve kendini dinlendirmen gerekiyor. İyi uyku alman gerekiyor ve o şekilde vücudunu disipline etmen lazım. Bu anlamda önce öğrencinin kendiyle olan içsel disiplini, sonrasında da iyi bir iletişim çok önemli. Hocayı anlamak her şeyden önemli zaten.
Günümüzde opera sanatına yönelik ilginin artması için eğitim alanında neler yapılması gerektiğini düşünüyorsun?
Aslında çok bilgili insan var ama bu bilgili insanların da bir yere gitmek için bir fırsata ihtiyacı var. Sevgili Büyükşehir Belediye Başkanı’mız Ayşe Ünlüce’nin ve en önemlisi canım hocamız Yılmaz Büyükerşen’in katkıları sayesinde oldu. Aslında her şey Yılmaz Büyükerşen sayesinde gerçekleşti. Bize sanatı o kadar güzel bir şekilde verdi ki, Yılmaz Hocam, onun sayesinde biz sanata çok güzel bir şekilde ulaşabiliyoruz. Ayşe Hoca da sağ olsun bunu destekliyor. O yüzden de buradan kalkıp Ankara’ya da İstanbul’a da gitmenize gerek yok. Her şey buraya geliyor. Tabii ki de ben isterim ki daha çok olsun. Yani opera ve bale ile alakalı daha çok konserler olsun. Biz burada hazırız çünkü Anadolu Üniversitesi’nde böyle bir alt zemin var. Yani solistler burada var . Umarım daha da fazla olur ve daha da çok insana ulaşırız.
Peki Gözde’ciğim, sizinle öğrencilik yıllarınızla şimdiki öğrenciler, günümüz öğrenciler arasındaki farklılıklar nelerdir?
Sanırım biz, biraz daha çalışkandık. Şu aralar her şeyi elde edebilme gibi bir durumumuz var. Ben her zaman onu söylüyorum. Yani öğrenciler her şeyi elde edebildiklerinde ya da çok daha rahat olduklarında bence bu rehavete biraz fazla alışıyorlar ve birazcık daha rahatlıyorlar. Şimdi bizim zamanımızdaki hocalar çok daha disiplinliydi ve her şeyi başarmak için çok uğraşıyor ve çalışıyorduk. Ve dediğim gibi çok değerli hocalarla çalıştık. Yani o disiplinle çalıştık. İşte bir şey, bir tık fazla olunca biz de o rehavete kapılıyoruz. O yüzden fazla rehavete kapılmak lazım.
Opera sanatının toplumdaki yeri ve etkisini nasıl değerlendiriyorsun?
Toplumdaki etkisi ve katkısı nasıl derseniz, tabii ki güzel ama daha da güzel olabilir. Daha çok şey yapabiliriz. Türkiye genelinde, ne kadar çok konser düzenlenirse o kadar keyifli olur. Çünkü konserlerin şöyle bir artısı var: Sizin ulaşamadığınız, televizyon gibi düşünün, bir yere konser sayesinde ulaşabiliyorsunuz. Bir operaya gittiğinizde ne yapıyorsunuz? Sadece oturup izlemekle kalmıyorsunuz. O ambiyansa şahit oluyorsunuz, broşürü okuyorsunuz, konunun ne olduğunu öğreniyorsunuz, besteciyi, yazarı tanıyorsunuz. Bu bilgileri edinince doğal olarak kültürel birikiminiz artıyor.
Bir eğitmen olarak öğrencilerin sanatsal ve kişisel gelişiminde en çok önem verdiğin noktalar nelerdir?
Bütün hayatı aslında. Yani tamamen bir yaşam koçluğu. Her anı, her dakikası çok önemli. Öyle sen sadece derse geldin, derse gittin diye bir şey yok. Biz üzüldüğümüz zaman da ses tellerimiz etkileniyor. Gece uykusuz kaldığımız da ses tellerimiz etkileniyor. O yüzden öğrenci iyi çalışmalı, hoca da bilgileri güzel vermeli. Karşılıklı iletişim ve alma verme dengesi bizim için çok önemli.

Eğitim verdiğin süreçte karşılaştığın ilham verici bir öğrencin ile olan hikayeyi bizimle paylaşabilir misin?
Benim için her öğrencim çok ilham verici bence. Çünkü ben hepsinde de yeni bir karakter tanıyorum, yeni bir kişilik tanıyorum. Yani onlarla ders yapmak o kadar keyifli ki. Mesela şimdi 7 yaşında bir öğrencim geliyor, o bana çok başka bir şey öğretiyor. Onunla olan dersler çok başka. Yeri geliyor, işte bale yapıyoruz. Ondan sonra büyük bir öğrencim geliyor, ondan çok daha başka bir şey öğreniyorum. Yani bence bütün öğrencilerim bana her konuda farklı bir ilham veriyor ve başka türlü beni eğitiyorlar. Bilgi sahibi yapıyorlar.
Günümüz teknolojisinin müzik ve opera eğitimini, etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Güzel tabii ki de çünkü dediğim gibi sosyal medyadan ulaşabiliyoruz. Şimdi eskiden herkes gazeten bakıyordu ya da televizyondan reklamını yakaladığın kadarıyla biliyordu. Şu anda her yerden her şeye ulaşabiliyorsunuz. Instagram’dan önünüze çıkıyor afişler, sponsorlu reklamlar. Yani Ankara’daki bir konseri görüyorsunuz, Amerika’daki bir konseri görüyorsunuz. O yüzden bence teknolojinin bizim için inanılmaz derecede faydası var. Paylaşım yapmak adına, bilgi almak adına.
Gençlere ve bu alana ilgi duyanlara vermek istediğin tavsiyeler nelerdir?
Doğru hoca seçimi çok önemli. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Yani bir şey ucuz diye çok iyi değildir. Eğitim almak istiyorsanız iyi araştırmalısınız. Ve doğru hocayla çalışmalısınız. Çünkü şöyle bir şey var bizde. Toplu ders alalım, az para ödeyelim. Ama işte öyle bir şey yok. Alanında iyi mi? Bu alandan mı mezun? Yani bunlar çok önemli. Biz hobi olarak aldığımızda bunlara dikkat etmiyoruz ama ses dediğimiz şey çok hassas. O yüzden ne yapmak istiyorsak önce o alanla ilgili doğru hocayı bulalım.
İlk sahneye çıkışından bu yana sanatçı olarak nasıl bir dönüşüm yaşadın?
İlk sahneye çıkışım şöyle; amatör başlayan bir yolculuk. Profesyonel bir alana doğru döndü diyeyim. Çünkü o zaman çok heyecanlıydım. Tabii ki de ne kadar klasik müzikte yaptığın şeyler olsa da o sahne çok başka bir şey. Müşteriyle ilişkin, sahnede insanlara hitabın, senin enerjin… Aslında karşılıklı bir şey. Solist ne kadar enerjik ve karşı ile irtibatta olursa, sahnede o kadar keyifli geçiyor bence.
Yer aldığın projelerden veya performanslardan seni en çok etkileyen hangisiydi ve nedenini öğrenebilir miyiz?
Şöyle söyleyeyim, bir düğün aldım ya da bir organizasyon aldım. Karşı taraf çok eğleniyorsa ben inanılmaz etkileniyorum. Çünkü diyorum ki evet, o enerji oraya geçmiş. Yani biz bu ambiyansı tutturmuşuz. Onun dışında atıyorum gelin ve damat ya da ekip bize uyum sağlıyorsa, bizle beraber şarkı söylüyorsa çok eğleniyorum.
Kariyerinde henüz gerçekleştiremediğin bir hayalim ya da hedefin var mı?
Çok. Harbiye’de neden çıkmayayım? Daha doğrusu cümle yanlış oldu. Harbiye’de çıkarım. Olumlu cümleler kullanalım. Daha büyük, daha güzel yerler. Sadece Eskişehir değil. Yani ben çok güzel işler, daha da iyi işler yapmayı arzu ediyorum. Bunun için de biz çok bir oluşumun içine girdik. Bunu da söylemek isterim. Güzel bir orkestramız var. Orkestra Line. Kalabalık bir orkestra ve bununla çok güzel işler yapıyoruz. Çok güzel projelere imza atıyoruz. Sevgili şefim, çok da iyi dostum, Umut Lekesizgöz ile beraber. Böyle bir oluşumun içindeyiz. Biz de nasıl daha iyi yaparız, nasıl daha güzel yerlere geliriz? Dediğim gibi altta görüldüğü üzere Gözde Öksüz Official Instagram’dan, sayfamdan da takip edebilirsiniz. Kliplerde yapabildiğimiz her şeyi aslında paylaşıyoruz ki bir yerden bir tarafa dokunalım. Çünkü kapının nereden çalınacağını kimse bilemez. Küçük bir nokta bizi çok daha iyi, çok daha güzel yerlere getirir.
Röportajımızın sonuna gelirken sormak istiyorum. Sanatçı ve akademik kimliğinin dışında, Gözde Öksüz’ü tanımlayan özellikler nelerdir?
Çok tatlı bir anneyim ben. Bir kere ben eğlenceli olduğumu düşünüyorum. Sosyalliği seviyorum. İnsanlarla iletişimi seviyorum. Sohbet etmeyi seviyorum. İnsanlarla iletişimi seviyorum. Sohbet etmeyi seviyorum. Gözde Öksüz, kolay anlaşılabilen, zor olmayan bir kadın. Dediğim gibi her şeyden önce tatlı bir anne.
Leave a comment