Anasayfa Blog Panik Bozukluğu: Zihnin Bedeni Alarm Durumuna Geçirmesi
Blog

Panik Bozukluğu: Zihnin Bedeni Alarm Durumuna Geçirmesi

Share
Share

Panik bozukluğu, bireyin beklenmedik anlarda yoğun kaygı ve korku yaşamasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu ani ataklar sırasında çarpıntı, nefes alamama hissi, baş dönmesi, terleme, göğüste sıkışma, ölüm ya da kontrolü kaybetme korkusu gibi belirtiler yaşanır. Pek çok kişi bu anlarda kalp krizi geçirdiğini ya da delirdiğini düşünerek acil servise başvurur. Ancak yapılan kontroller genellikle fiziksel bir soruna işaret etmez. Bu durum, kişinin kendini anlamakta zorlanmasına ve korkunun daha da büyümesine neden olur.

Panik atakların zamanla tekrarlaması, kişide “ya tekrar olursa?” endişesi yaratır. Bu kaygı, kişinin günlük yaşantısını daraltmasına yol açar. Toplu taşımaya binmekten, tek başına dışarı çıkmaktan ya da uzak yerlere gitmekten kaçınmak gibi davranışlar başlar.

Panik bozukluğun tedavisinde psikoterapi oldukça etkilidir. Bu noktada şema terapi, hem semptomları hafifletmede hem de kökeni anlamada derinlemesine bir yol sunar. Şema terapiye göre panik bozukluğu, çocuklukta gelişen bazı temel ihtiyaçların karşılanmamasıyla oluşan “şemaların” tetiklenmesiyle ortaya çıkabilir. Özellikle “dayanıksızlık/karamsarlık”, “duygusal yoksunluk”, “güvensizlik” ve “yaralanabilirlik” gibi şemalar panik bozuklukta sık görülür. Örneğin, çocukken sürekli hastalıklar yaşayan ya da ebeveynleri tarafından “her an kötü bir şey olabilir” inancıyla büyütülen bireylerde, içsel dünya tehlikeye daha açıktır.

Panik anı, aslında geçmişte yeterince güvenle yatıştırılamamış bir çocuğun bugünkü yankısı gibidir. Şema terapi, bu bağlamda danışanın yalnızca panik anlarını değil, panik hissinin köklerini de çalışır. Terapist, “yeniden ebeveynlik” adı verilen teknikle, danışanın içsel çocuğuna güven ve destek sunar. Bu sayede birey, bedeninde hissettiği duyumları tehdit değil, sadece geçmişten gelen bir alarm olarak anlamlandırabilir.

Terapide ayrıca, tetikleyici düşünceler, bedensel duyumlar ve kaçınma davranışları ele alınır. Danışanın hangi durumlarda panik atak yaşadığı, bu durumların hangi çocukluk yaşantılarıyla ilişkilendiği sorgulanır. Danışan zamanla, içsel korkularını yönetmeyi, beden sinyallerini tolere etmeyi ve gerçek tehlike ile geçmiş korkuları ayırt etmeyi öğrenir.

Panik bozukluk, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak uygun bir psikoterapi süreciyle bu kısır döngü kırılabilir. Kişi zamanla hem panik anlarında soğukkanlı kalmayı hem de kendi ihtiyaçlarını fark ederek yaşamı daha güvenli bir yer haline getirmeyi öğrenir. Şema terapi, bu dönüşümde etkili ve derinlemesine bir yolculuk sunar.

Share

Leave a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Articles
Blog

Cemile Şenol & Seda Durgut ile Güzellik ve Sağlık

Göz sağlığı ve medikal estetik alanında deneyimli iki uzman, Op. Dr. Cemile...

Blog

Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın ile Hukukun Nabzı

Eskişehir Barosu, hukukun üstünlüğünü ve adalete erişimi temel alarak, hem kentteki hem...

Blog

Kıbrıs’ta Yatırım Fırsatları | Taner Doğan ile Özel Röportaj

Kıbrıs gayrimenkul sektörüne yön veren isimlerden biri olan Taner Doğan ile gerçekleştirdiğimiz...

Blog

Odunpazarı’nın Geleceğini Şekillendiren Güç: Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru ile Röportaj

Eskişehir’de yerel katılımı güçlendirme vizyonuyla hareket eden Odunpazarı Kent Konseyi, toplumun her...