Anasayfa Blog Cemile Şenol & Seda Durgut ile Güzellik ve Sağlık
Blog

Cemile Şenol & Seda Durgut ile Güzellik ve Sağlık

Share
Share

Göz sağlığı ve medikal estetik alanında deneyimli iki uzman, Op. Dr. Cemile Şenol ve Dr. Seda Durgut, yaşlanma belirtilerine karşı cerrahi olmayan etkili yöntemleri ve doğal görünümü koruyarak yapılan estetik uygulamaları bizlerle paylaştı. Bu özel röportajda, göz çevresindeki yaşlanma belirtilerinden başlayarak, modern tıbbın sunduğu yeni nesil uygulamalara kadar birçok önemli konu ele alındı.

Yüz gençleştirmede en çok tercih edilen botulinum toksin, dolgu ve mezoterapi gibi tekniklerin doğru beklenti yönetimiyle nasıl uygulandığını, bireysel danışmanlık süreçlerinin nasıl ilerlediğini ve medikal estetikte güvenilir hekim seçiminin ne kadar kritik olduğunu konuştuk. Aynı zamanda bilinçsiz yapılan işlemlerin olası zararlarına da dikkat çekilerek, estetik uygulamalarda etik sorumluluğun ve uzmanlık bilgisinin önemi vurgulandı.

Estetik müdahalelerin yalnızca görünümü değil, aynı zamanda kişinin ruh halini ve yaşam kalitesini nasıl etkilediğini kendi perspektifleriyle anlatan Şenol ve Durgut, güzellik ve gençlik arayışında olan herkese önemli tavsiyelerde bulundu. Doğallıktan ödün vermeden yapılan uygulamaların, sağlıklı bir ciltle birleştiğinde ortaya çıkan etkileyici dönüşümleri bu söyleşide yakından keşfedeceksiniz.

Yaşlanmaya bağlı olarak göz bölgesinde meydana gelen
değişimlere karşı cerrahi müdahale dışında hangi tedavi
yöntemlerini öneriyorsunuz?

Cemile Şenol: Aslında bu konuda çok çeşitli tedavi
yöntemleri vardır. Burada hastanın ihtiyacını belirlemek çok
önemlidir. Öncelikle hastayı dinlemek, rahatsız olduğu alanları
anlamak ve neye ihtiyacı olduğunu doğru şekilde tespit etmek
gerekir. Mezoterapi, gençlik aşısı, botulinum toksin veya dolgu
gibi pek çok tedavi yöntemi, hastanın ihtiyacına göre
planlanarak uygulanabilir. Önemli olan, hastanın gerçekten
neye ihtiyacı olduğunu belirlemektir.
Seda Durgut: Ayrıca tedavilerin düzenli şekilde uygulanması
da son derece önemlidir. Sadece bir kez yapılıp uzun süre ara
verilmesi durumunda istenilen verimi almak zorlaşır. Belirli bir
düzen ve protokol ile uygulandığında, cerrahiye gerek
kalmadan sağlıklı ve estetik bir görünüme ulaşmak mümkündür.

Günümüzde yüz gençleştirme ve estetik uygulamalarında en çok talep edilen işlemler nelerdir?
Cemile Şenol: Estetik alanda en çok tercih edilen uygulama, hastaların da isteyerek geldiği botulinum toksin uygulamasıdır. Ardından gençlik aşıları popülerlik kazanmaya başlamıştır. Tabii burada algı çok önemlidir. Gençlik aşısı, tek bir enjeksiyonla bir anda sizi bambaşka biri yapmaz. Devamlılık bu noktada çok önemlidir. Çünkü yaşlanma bir süreçtir. 30’lu yaşlardan itibaren yavaş yavaş başlayan bu süreç, 50 yaşın üzerinde hız kazanmaktadır. Bu nedenle ciltte kaybolanı yerine koymak, sağlıklı, parlak ve zinde bir görünüm elde etmek
açısından önemlidir.
Seda Durgut: Ancak daha ileri yaşlardaki hastalarda, yalnızca gençlik aşılarıyla istenilen etkiyi sağlamak her zaman mümkün olmayabilir. Genellikle sarkma ve gevşeklik şikâyeti olan bu gruptaki hastalar, daha hızlı ve net sonuçlar talep edebilmektedir. Bu gibi durumlarda ip askı veya sıvı yüz germe gibi popüler tedavilere yönelmek gerekebilmektedir.

Medikal estetik uygulamalarında doğal görünümü korumak adına nelere dikkat edilmelidir?
Seda Durgut: Burada bence kişinin cilt yapısına bakıp, ona uygun bir protokol hazırlamak çok önemlidir. Özellikle kolajen ve peptit içeriklerinin yoğunluğuna göre kişiye özel, düzenli şekilde uygulanacak bir plan oluşturulmalıdır. Doğal bir görünüm için, yüz ve kemik yapısı değerlendirilerek baskılayıcı ligamentlere
yönelik uygulamalar yapılması da önemlidir.
Cemile Şenol: Sonuçta hep aynı noktaya geliyoruz: Kişinin neye ihtiyacı var? Hangi alanda daha fazla sorun yaşıyor? Bazı hastalar lekeli cilt yapısına sahipken, bazıları genetik olarak gevşemeye daha yatkındır. Kimilerinde sarkma, kimilerinde kırışıklık ön plandadır. Bu nedenle yaşlanma sürecinde hangi yönde daha fazla sorun yaşandığını belirlemek ve buna uygun bir tedavi planlamak en sağlıklı yaklaşımdır.

Ameliyatsız yüz gençleştirme yöntemleri, örneğin botulinum toksin, dolgu, mezoterapi konusunda hasta beklentileriyle gerçekçi sonuçları nasıl dengelemek gerekiyor?
Cemile Şenol: Hasta beklentisi, herhalde işin en önemli kısmı diye düşünüyorum. Çünkü tek bir botoks uygulamasıyla bambaşka biri olmayı hayal eden hastalar da olabiliyor. Ancak durum böyle değildir. Çok daha erken, yani bu sürecin başlangıcında tedaviye başlayan hastalar için bu mümkündür. Henüz kırışıklıklar oturmadan botulinum toksin tedavisine zamanında başlayan hastalar, dönem dönem vitamin enjeksiyonlarıyla tedavi sürecine devam edebilir. Ancak burada gerçekçi beklenti çok önemlidir. Hastayı dinlemek de bu nedenle kritiktir. Hasta ne istiyor? Nasıl görünmek istiyor? Neresinden rahatsız? Bazen hastayı dinlediğinizde, aslında daha çok ihtiyacı olan farklı bir bölgeye değil, tamamen başka bir alana odaklandığını görebiliyorsunuz. Bu nedenle hastanın ne beklediğini bilmek, tedavi sonrası süreçte memnuniyet
açısından büyük önem taşır. Yüz bir bütündür; bir bölgede yaşanan sorun başka bir bölgeyi de etkileyebilir. Bu yüzden hastayı iyi dinlemek, tedavi sürecinin bir yolculuk olduğunu anlatmak ve hangi noktaya, ne zaman ulaşılacağını açıkça ifade etmek, beklentilerini karşılamada oldukça etkilidir.

Cilt sağlığını desteklemek adına uygulamalar dışında günlük bakım ve beslenme konusunda nelere dikkat edilmesini önerirsiniz?
Seda Durgut: Öncelikle düzenli olarak cilt bakımı yaptırmak oldukça önemlidir. Derinlerdeki kirlerin temizlenmesi ve komedon oluşumunun önlenmesi açısından hastalara mutlaka düzenli cilt bakımı öneriyoruz. Bunun dışında, cilt sağlığı için beslenmede omega-3, çinko, selenyum ve E vitamini gibi takviyelerin alınması ile nemlendirmenin doğru yapılması da tedavinin bütünlüğüne katkı sağlar. Biz medikal estetik işlemlerle cildi derinlemesine beslerken, hastanın da cilt yüzeyini ihmal etmemesi gerekir. Hem beslenmeyle metabolik olarak sağlıklı bir yapı oluşturulması hem işlemlerle derin tedavi yapılması hem de yüzeysel bakım ve nemlendirme sürecinin sürdürülmesi oldukça önemlidir.

Uygulamalarınızda bireysel danışmanlık süreci nasıl ilerliyor? Hastalarınızın en doğru tedavi yöntemini
belirlerken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Cemile Şenol: Uygulamalarda önce bir ön görüşme yapıyoruz. Hastamız daha önce takipli bir hastamız değilse, önceden planlanmış bir protokolü bulunmaz. Takipli hastalarımız ise genellikle bir sonraki aşamada ne yapılacağı konusunda fikir sahibidir ve buna göre bir tedavi protokolü oluşturmuş oluruz. Ancak hasta ilk kez geliyorsa, mutlaka bir ön görüşme planlıyoruz. Görüşme sırasında hastayı dinliyoruz; neden
rahatsız olduğunu, daha önce hangi işlemleri yaptırdığını, günlük ve cilt bakım rutininde neler kullandığını öğreniyoruz. Sonrasında, yüzünü bir bütün olarak değerlendirerek cerrahi dışı hangi uygulamalara ihtiyaç duyduğunu belirliyor ve buna göre bir tedavi protokolü oluşturuyoruz.

Hastaların bu tür uygulamaları yaptırırken güvenilir ve
doğru bir uzman seçimi yapmaları için dikkat etmeleri
gereken en önemli noktalar nelerdir?

Seda Durgut: Kanayan yaramız diyebiliriz. Öncelikle,
uygulamayı yapacak kişinin mutlaka hekim olmasına dikkat
edilmesi gerekiyor. Günümüzde güzellik salonlarında,
kuaförlerde veya yetkisiz merkezlerde çeşitli işlemler
yapılabiliyor. Ancak bu yerlerde kullanılan malzemelerin
orijinal olma olasılığı oldukça düşüktür. Çünkü bu ürünler
yalnızca doktorlara satılmakta ve onların temin edebileceği
nitelikte olmaktadır. Bu nedenle, işlemlerin mutlaka hekimler
tarafından ve yetkili merkezlerde yapılması gerekir.
Sonrasında ise süreç, hasta ile hekim arasındaki güven
ilişkisine dayanır. Kişisel yakınlık ve hekimin uygulamalarına
duyulan güven bir bütündür. Ne yazık ki, sosyal medyada
bu işlemler herkesin kolayca yapabileceği uygulamalarmış gibi gösterilmekte, bu da yanlış bir algı oluşturmaktadır. Cemile Şenol: Bu durum merdiven altı işlemleri artırmakta, kullanılan ürünler bilinmediği için ciddi komplikasyonlara yol açabilmektedir. Bu nedenle hastaların hem hekim seçimine hem de uygulamanın yapıldığı merkezin yetkinliğine dikkat etmeleri büyük önem taşır.

Yanlış veya bilinçsiz yapılan uygulamaların doğurabileceği olumsuz sonuçlar nelerdir? Bunları önlemek için nasıl bir yol izlenmelidir?

Seda Durgut: Burada, çok ciddi sonuçlara kadar gidebilecek durumlar söz konusu olabilir ve ne yazık ki örnekleriyle de karşılaşıyoruz.
Cemile Şenol: Örneğin, bir burun dolgusunun ardından nekroz dediğimiz doku kaybına yol açabilecek bir beslenme bozukluğu gelişebilir. Aynı şekilde, dudak dolgusu veya botulinum toksin uygulamalarına bağlı alerjik reaksiyonlar gibi ciddi problemler yaşanabiliyor ve hastalar bu süreçte ortada kalabiliyor.
Seda Durgut: Yapılan uygulamalarda, hem ürünün damarsal yapılara zarar vermesi hem de enfeksiyon riski gibi birçok olumsuzlukla karşılaşmak mümkündür. Ayrıca, memnuniyetsiz sonuçlar da ortaya çıkabilir. Hatta körlüğe kadar gidebilecek vakalar da mevcuttur. Bu nedenle, uygulamaların mutlaka güvenilir kişiler tarafından ve uygun koşullarda yapılması büyük önem taşır.

Medikal estetik ve yüz gençleşme alanında gelişen yeni teknolojiler ve yöntemler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Cemile Şenol: Bu alan çok hızlı gelişiyor. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte talebin de artması, gelişim hızını daha da artırıyor. Eskiden oldukça sınırlı imkânlar varken, şimdi kök hücreler, egzozomlar gibi birçok teknolojik yenilik hayatımıza girdi.
Seda Durgut: Lazerli ya da ısıyla çalışan çok çeşitli cihazlar mevcut ve her geçen gün güncellenerek gelişmeye devam ediyor. Enjekte edilebilir ürünlerde de sürekli bir ilerleme söz konusu. Kolajen uyarıcılar, bio-stimulant olarak adlandırılan ve kişilerin kendi kolajen üretimini artırarak gençliklerini destekleyen uygulamalar, dolgulara kıyasla daha doğal sonuçlar sunduğu için popülerlik kazanıyor.
Cemile Şenol: Artık insanlar bambaşka biri gibi görünmek yerine, yaşının sağlıklı hâliyle daha iyi ve parlak bir görünüme ulaşmak istiyor.
Seda Durgut: “Akıllı dolgu” olarak bilinen yeni nesil içerikler de bu anlayışın bir parçası. Hepsi teknolojinin sunduğu ürünler ve bu gelişim süreci hızla devam ediyor.
Cemile Şenol: Biz de bilimsel çalışmalar doğrultusunda bu yöntemleri kullanıyor ve oldukça iyi sonuçlar alıyoruz.

Son olarak gençleştirme ve güzellik uygulamaları yaptırmayı düşünen okuyucularımıza en önemli tavsiyeniz ne olurdu?

Cemile Şenol: Birincisi, bu filtrelerdeki beklentileri taşımamak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü özellikle gençlerde, bambaşka biri gibi görünme isteği çok yaygın. Ancak amacımız bu değil. Elbette rahatsız olunan alanları değiştirmek mümkün, bazen cerrahi, bazen cerrahi olmayan işlemlerle bu desteklenebilir.
Ama burada önemli olan gerçekçi beklentilerdir. Uygulamanın kişiye yakışıp yakışmayacağına dair yeterince düşünmek, fikir almak ve mutlaka doğala yakın bir çizgide ilerlemek gerekir. Ne kadar kendi halinizde görünürseniz, sonuçlar o kadar sağlıklı ve estetik olur. Bambaşka biri gibi olmaya çalışmak doğru bir
yaklaşım değildir.
Seda Durgut: Çünkü bir noktadan sonra algı bozulur; yapılan bir işlemi abartılı yaparsanız diğer bölgeleri de ona uydurmaya çalışırsınız ve sonuçta bambaşka bir profil ortaya çıkabilir. Bu da bizim kliniğimizde kesinlikle istemediğimiz bir gençleştirme ve güzelleştirme tarzıdır. Uygulamalarımızda kişinin kendi yüzüne en uygun dokunuşları yapmayı hedefliyoruz. Bu, elbette dudağı olmayan bir kişiye dolgu yapılmayacağı anlamına
gelmez. Veya burnunda belirgin bir sorun varsa elbette düzeltilebilir. Ancak bunun ötesine geçip yüz formunu tamamen değiştirmek sağlıklı değildir. Hastalarımıza her zaman önerdiğimiz şey, kendileriyle barışık olmalarıdır. Hedefimiz, kişinin beş ya da on yıl önceki hâline, yani kendisinin en iyi versiyonuna ulaşmasını sağlamaktır. Danışanlarımıza diyoruz ki: Kendinizin en iyi, en sevdiğiniz versiyonuna ulaşmak için kendinize vakit ayırın, kendinizle ilgilenin. Çünkü siz buna değersiniz.
Cemile Şenol: Felsefemiz bu: Sana değer.

Share

Leave a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Articles
Blog

Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın ile Hukukun Nabzı

Eskişehir Barosu, hukukun üstünlüğünü ve adalete erişimi temel alarak, hem kentteki hem...

Blog

Kıbrıs’ta Yatırım Fırsatları | Taner Doğan ile Özel Röportaj

Kıbrıs gayrimenkul sektörüne yön veren isimlerden biri olan Taner Doğan ile gerçekleştirdiğimiz...

Blog

Odunpazarı’nın Geleceğini Şekillendiren Güç: Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru ile Röportaj

Eskişehir’de yerel katılımı güçlendirme vizyonuyla hareket eden Odunpazarı Kent Konseyi, toplumun her...

Blog

Rezonans Terapisi ile İştah Kapatmak Mümkün mü? | Seda Alçın & Ebru Cankaz Röportajı

Rezonans yöntemi nedir? İştahım gerçekten bu yöntemle kapanır mı?Ebru Cankaz: Rezonans terapileri,...