Eskişehir’in köklü ticaret hayatında önemli bir yere sahip olan Eldem Ticaret, güçlü aile bağları, müşteri odaklı hizmet anlayışı ve yenilikçi vizyonuyla sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Beyaz eşya sektöründeki gelişmeleri yakından takip eden firma, hem ticari faaliyetleri hem de toplumsal katkılarıyla Eskişehir halkına değer katmayı sürdürüyor.

Firmanın kuruluş hikayesinden, beyaz eşya sektöründeki rekabet stratejilerine, müşteri memnuniyetini sağlamaya yönelik çalışmalarından, dijital dönüşüm ve e-ticaret süreçlerine kadar birçok konuyu Batuhan Eldem ile konuştuk. Ayrıca, iş dünyasındaki deneyimlerinin sivil toplum kuruluşlarındaki aktif rolleriyle nasıl şekillendiğini ve toplumsal faydaya nasıl dönüştüğünü de bu röportajda detaylarıyla ele aldık.
Gelin, Eldem Ticaret’in başarı yolculuğunu ve Eskişehir’e kattığı değerleri yakından keşfedelim…

Eldem Ticaret’in kuruluş hikayesini bizimle paylaşır
mısınız? Şirketinizin ilk adımları nasıl atıldı?
Eldem Ticaret, kökleri 1979 yılına dayanan bir aile
şirketidir. Ali, Nihat ve İbrahim Eldem kardeşler tarafından
kurulan şirketimiz, bu yıl 46. yılını kutluyor. Ancak ticaret
geleneğimiz çok daha eskilere dayanıyor. Dedemiz
Hasan Hüseyin Eldem, Sarıcakaya ve çevresindeki
köylerin bakkal işletmeciliğini yaparken aynı zamanda
nakliye işiyle uğraşıyordu. Zamanla yatırımlarımızı
Eskişehir’e taşıyarak Hatboyu’nda ilk dükkanımızı açtık.
Başlangıçta halı ve mobilya ticaretiyle başladığımız
işimizi, yıllar içinde genişleterek bugüne kadar getirdik.
Aile şirketi olmanın Eldem Ticaret’in büyümesine etkisi nasıl oldu? Bu yapıyı koruma konusunda ne gibi adımlar atıyorsunuz?
Genel olarak ülkedeki şirketlerin yarısından fazlası aile şirketi. Ancak burada asıl önemli nokta, bu şirketlerin ortalama ömrünün 20 yıl civarında olması. Oysa aile şirketleri, uzun ömürlü olduğunda milli servet niteliği taşır. Ne kadar uzun soluklu aile şirketleri yönetebilirsek, Türkiye’de o kadar fazla istihdam yaratır ve katma değer sağlayabiliriz. Eldem Ticaret olarak biz, bu ortalamanın iki katına ulaşarak 46. yılımızı kutluyoruz. Aile şirketlerinde en kritik konulardan biri, aile bağları ile kurumsallık arasındaki dengeyi sağlayabilmektir. Bu nedenle şu an bir aile anayasası hazırlığı içerisindeyiz. Aile anayasası, aile bireyleri ile şirket arasındaki ilişkileri belirleyen bir çerçeve sunar. Nasıl ki devletlerin anayasası varsa ve tüm vatandaşlar buna uymak zorundaysa, aile anayasası da şirket içinde uyulması gereken kurallar bütününü ortaya koyar.
Eskişehir halkının ihtiyaçlarına nasıl yanıt veriyorsunuz? Bölgeye özel hizmet veya kampanyalarınız var mı?
Kampanyalar, sektörümüzün vazgeçilmez bir parçası. Dinamik bir alanda faaliyet gösteriyor ve tüm yatırımlarımızı Eskişehir’e yapıyoruz. Bu yüzden Eskişehir halkı, ana müşteri kitlemizi oluşturuyor. Her ay düzenlediğimiz toplantılarda, döneme özel ürünleri belirleyerek kampanyalar oluşturuyoruz. Eldem Ticaret olarak, bugüne kadar yaklaşık 200 bin kayıtlı müşteriye ulaştık; bu da, her 4 kişiden birisi bir hanede yaşadığını varsayarsak, Eskişehir’deki her haneye dokunduğumuz anlamına geliyor. Dolayısıyla, sektörümüzün doğası gereği her ay yeni kampanyalar sunmaya devam ediyoruz.

Şehrin ticaret hayatına ve ekonomisine olan katkılarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm yatırımlarımızı Eskişehir’de gerçekleştiriyor, vergimizi burada ödüyor ve kazandığımız katma değeri yine Eskişehir’e yatırım olarak sunuyoruz. Eldem Ticaret, 2023 yılı kurumlar vergisinde 17. sırada yer aldı ve yaklaşık 22 milyon 900 bin TL kurumlar vergisi ödeyerek Eskişehir’de ilk 100’e girmeyi başardı. Yıllardır sektörümüzde en fazla kurumlar vergisi ödeyen firmayız ve bu yıl genel sıralamada ilk 20’de olmanın gururunu yaşıyoruz. Eskişehir’e olan yatırımlarımız hız kesmeden devam edecek.
Eldem Ticaret bünyesinde sunduğunuz ürün ve hizmetlerden bahseder misiniz?
Ana faaliyet alanımız perakendecilik ve geniş bir ürün yelpazesinde sahibiz. Beyaz eşya, küçük ev aletleri ve mobilya gibi evlerimizde hayatımızı kolaylaştıracak hemen hemen tüm ürünleri kapsıyoruz. Bunun yanı sıra, ürün gamımızı sürekli genişleterek motosikletten bisiklete, cep telefonundan bilgisayara kadar birçok farklı ürünü müşterilerimize sunuyoruz. Amacımız, daha fazla müşteriye ulaşarak ihtiyaçlarını karşılamak ve ticaretimizi sürdürebilir kılmak.
Eldem Ticaret’in kısa ve uzun vadeli hedefleri nelerdir?
Perakende sektöründe olduğumuz için kısa vadeli hedeflerimiz doğrudan satışla ilişkidir ve yıllık anlaşmalar doğrultusunda belirlenerek ekip ve şubelere dağıtılmaktadır. Uzun vadeli hedefimiz ise Eldem Ticaret’in sürdürülebilirliğini sağlamak ve aile şirketimizi bir kuşak daha ileriye taşımaktır. Ayrıca, farklı sektörlere yatırım yaparak şirketimizi güçlendirmeyi ve günün koşullarına uygun, avantaj sağlayabilecek alanlarda büyümeyi amaçlıyoruz.

Beyaz eşya sektöründeki teknolojik gelişmeler iş süreçlerinizi nasıl etkiliyor?
Beyaz eşyalardaki teknolojik gelişmeler, diğer sektörlerle paralel olarak ilerliyor. Günümüzde Home Connect gibi sistemler sayesinde beyaz eşyalar telefonlara bağlanabiliyor, enerji verimliliği takip edebiliyor ve buzdolaplarına entegre edilen kameralarla içerik uzaktan görülebiliyor. Böylece eve uğramadan eksikleri tespit etmek mümkün hale geliyor. Son yıllarda yapay zeka büyük bir ivme kazandı. Yapay zeka çipleri, cihazların kullanım alışkanlarını analiz ederek çalışma saatlerini optimize etmesini sağlıyor. Özellikle uyku modu gibi özelliklerle gece kullanılmayan beyaz eşyalar minimum enerji tüketerek çalışıyor ve önemli ölçüde tasarruf sağlıyor. Bu gelişmeler, küresel iklim kriziyle mücadelede büyük katkı sunuyor. Beyaz eşya sektörü son iki yıldır yapay zeka odaklı ilerliyor ve gelecekte de bu yönde gelişmeye devam edecek.
Müşteri memnuniyetini sağlamak için ne gibi yenilikler yapıyorsunuz?
Müşteri memnuniyeti, hizmet anlayışımızın temelini oluşturuyor. Mağazamıza giren her müşterinin en iyi deneyimi yaşaması için ekibimize düzenli eğitimler veriyoruz. Çalışanlarımız, müşterinin ihtiyacını doğru anlayarak en uygun ürüne yönlendirebiliyor. Ancak memnuniyet yalnızca satış anında değil, satış sonrası hizmetlerde de devam ediyor. Ürünü satın aldıktan sonra iki gün içinde müşterilerimizle iletişime geçerek kısa bir anket yapıyor, memnuniyet seviyelerini ve olası destek ihtiyaçlarını öğreniyoruz. Bu süreçle müşteri deneyimini sürekli takip ederek hizmet kalitemizi en üst seviyede tutmaya devam ediyoruz.
İş ortamında aile bağlarını güçlü tutmanın önemini nasıl yorumluyorsunuz?
Aile şirketlerinde en önemli konulardan biri iş ve özel hayat dengesidir. Ailemiz; büyüklere saygı, küçüklere sevgi anlayışıyla yetişmiş bir kültüre sahip. Aynı zamanda iş ortamında da kurumsal hayatın gerekliliği olan profesyonelliği ön planda tutuyoruz. Eldem Ticaret’te herkesin belirli görev ve sorumlulukları var. Nasıl ki kurumsal şirketlerde pozisyonlara göre işler yürütülüyorsa, biz de aynı prensiple hareket ediyoruz. Aile içinde görevleri bölüştüğümüz gibi, profesyonel yöneticilerle de çalışıyoruz. Aile bağlarımızı korurken, iş süreçlerimizde profesyonelliği esas alıyor ve özel hayat ile iş ilişkisini dengeli bir şekilde yönetiyoruz.
Beyaz eşya sektöründeki rekabet ortamında fark yaratmak için nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Bizim en büyük farkımız, müşteri güvenini en üst seviyede tutmamızdır. Günümüzde tüketiciler ürünlere birçok kanaldan ulaşabiliyor ancak özellikle beyaz eşya müşterileri için en önemli unsur güvendir. Bu nedenle, satış danışmanlarımızı sürekli eğiterek ürün bilgisini maksimum seviyede tutuyoruz. Müşterilerimize yalnızca satış anında değil, satış sonrasında da destek sunarak fark yaratıyoruz. Satış sonrası hizmetlerimizle rakiplerimizden ayrışıyor, müşterilerimizi hayat boyu müşteri olarak görüyoruz. Böylece yalnızca bir satış noktası değil güvenilir bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz.
Eskişehir’li tüketicilerle kurduğunuz bağı nasıl tanımlarsınız?
Eldem Ticaret, Eskişehir’e bağlı bir marka olup, 1979 yılından bu yana yalnızca bu şehirde yatırımlar yaparak kazancını yine Eskişehir’e yatırım olarak geri döndürmüştür. Bu bağlılık, müşterilerimizle güçlü bir duygusal bağ oluşturdu. Öyle ki, yıllar önce çeyiz alışverişi yapan müşterilerimizin bugün çocukları ve hatta torunları mağazamıza geliyor. 45 yılı aşkın süredir aynı sektörde faaliyet gösteren bir firma olarak, nesiller boyu süren güvene dayalı bir ilişki kurduk ve bu bağı korumaya devam ediyoruz.
Yerel topluma katkıda bulunmak için hayata geçirdiğiniz sosyal sorumluluk projeleri var mı?
Eldem Kültür ve Sanat Vakfı, yaklaşık 4-5 yıl önce kurduğumuz, Eskişehir’de bir aile şirketi tarafından sanat alanında kurulan ilk vakıf. Vakfın yönetimini kendisi de bir sanat yönetmeni olan kuzenim Esra Eldem üstlenirken konservatuvar mezunu ve piyanist olan ablam Zeynep Eldem kendisine destek oluyor. Odunpazarı’ndaki yaklaşık 150 yıllık Dalyancı Konağı’nı aslına uygun şekilde restore ederek Eldem Sanat Alanı’na dönüştürdük. Avrupa Birliği hibeleriyle desteklenen çalışmalarımız kapsamında her ay farklı sergilerle Eskişehirli sanatseverleri bir araya getiriyoruz. Eldem Kültür ve Sanat Vakfı, topluma katkı sağlamak adına bizim için büyük bir anlam taşıyor.

Türkiye’de beyaz eşya sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye, dünyada en fazla beyaz eşya üreten ikinci ülke konumunda ve 1930’lardan itibaren kazandığı deneyimle bu alanda güçlü bir konuma ulaştı. Birçok büyük firmanın yatırımları ve fabrikalarıyla Türkiye, beyaz eşya sektöründe lider ülkelerden biri haline geldi. Bu durum, beyaz eşya kullanım oranını da artırdı. Örneğin, Türkiye, dünyada en yüksek bulaşık makinesi kullanım oranına sahip ülkelerden biri; hanelerin yaklaşık %90’ında bulaşık makinesi bulunurken, bu oran Hindistan’da %50 seviyelerinde. Bu veriler, beyaz eşyanın kültürümüze ne kadar entegre olduğunu gösteriyor. Gelecekte de Türk insanının bu ürünlere ihtiyacı artarak devam edecek ve yeniliklere daha açık hale gelecek. Dolayısıyla beyaz eşya sektörü, sürekli gelişen ve parlak bir geleceğe sahip olan bir sektör olarak öne çıkıyor.
Eldem Ticaret olarak dijital dönüşüm ve e-ticaret süreçlerine nasıl yaklaşıyorsunuz?
Üniversiteden mezun olduktan sonra, e-ticaret ve sosyal medyanın profesyonel yönetimi üzerine çalışmaya başladım. Babam ve iki amcamın desteğiyle, pandemi döneminde e-ticarete adım attık ve bu süreçte büyük bir fırsat yakaladık. Şu an Türkiye’nin 81 iline ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Dijital dönüşümde 7-8 yıldır profesyonel bir ajansla çalışarak, mağaza, e-ticaret ve sosyal medya arasındaki bütünleşik sistemi (Omni-Channel) etkin şekilde yönetiyoruz. ERP sistemimize yönelik yatırımlarımızı da sürdürüyoruz. Çünkü, dijitalleşme artık yalnızca reklam süreçleri için değil, iş akış süreçleri açısından da büyük bir öneme sahip.
Şirketinizin bugünkü konuma gelmesinde sizi en çok motive eden şey nedir?
45 yıllık bir şirketin 3. kuşak yöneticisi olmak benim için büyük bir motivasyon kaynağı. İş dünyasında girişimci olmak ve bir girişimi devam ettirmek farklı avantajlar ve zorluklar barındırıyor. En büyük hedefim, bu mirası sağlam temeller üzerinde gelecek nesillere aktarmak. Şirketi günlü ve sürdürülebilir bir yapıya taşımak için katkı sağlamak beni motive ediyor. Başarılı oldukça, aile şirketimizin en az bir 45 yıl daha yoluna devam etmesini umut ediyorum.

Batuhan Bey sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerinizden ve aktif rollerinizden bahseder misiniz?
Üniversiteden mezun olduktan sonra Eskişehir’e döndüğümde ilk işim bir sivil toplum kuruluşuna üye olmak oldu. JCI’nin Eskişehir Şubesi’nde Başkan Yardımcılığı, ardından Odunpazarı Kent Konseyi’nde 3 dönem Yürütme Kurulu Üyeliği yaptım. Şu anda Eskişehir Genç İş Adamları Derneği’nin yönetim kurulundayım. Sivil toplum, hem benim hem de aile kültürümüz için büyük bir değer taşıyor. Kazandıklarımızı topluma geri kazandırmanın en güzel yollarından biri STK’lar aracılığıyla katkı sağlamak. İşimize zaman ayırmak önemli, ancak toplumsal faydaya da vakit ayırmak büyük bir sorumluluk. Bu bilinçle hareket etmek ve topluma katkı sağlamak bizi gerçekten mutlu ediyor.
Sivil toplum kuruluşlarında yoğun olmanız iş hayatınızı nasıl etkiliyor?
İş ve özel hayatımızdan belli bir zamanı sivil toplum kuruluşlarına ayırıyoruz, çünkü burası sadece bir sorumluluk alanı değil, aynı zamanda büyük bir motivasyon kaynağı. Sivil toplum çalışmaları, sosyal ağlarımızı güçlendirerek iş hayatımıza da dolaylı katkı sağlıyor. Ancak esas amacım, topluma katkıda bulunmak. Bizler bu ülkenin yetişmiş bireyleriyiz; üniversite eğitimimizi tamamladık, genç yaşta ticarete atıldık. Ailemiz ve ülkemizin bize sunduğu fırsatları topluma geri kazandırmak en büyük sorumluluklarımızdan biri.
Bir iş insanı olarak topluma fayda sağlamak adına aldığımız sivil toplum görevleri işletmenizin toplumsal algısına nasıl bir etki yaratıyor?
Aile olarak sivil topluma değer veren bir kültüre sahibiz ve kurduğumuz vakıf bunun en güzel örneklerinden biri. Hepimiz aktif olarak sivil toplumda yer alıyoruz. Eldem Ailesi’nin Eskişehir’de güçlü bir itibara sahip olmasının en büyük sebeplerinden biri, mağaza sınırlarının dışına çıkarak insanlarla birebir iletişim kurmamız. Karşılıksız fayda sağlama anlayışımız, Eskişehir halkıyla bağlarımızı daha da güçlendiriyor.
İş dünyasındaki deneyimleriniz sivil toplum kuruluşlarındaki rollerinizi nasıl şekillendiriyor?
İş dünyasındaki organizasyon kabiliyetimizi sivil toplum kuruluşlarına yansıtabilmek en büyük avantajlarımızdan biri. Eldem Ticaret olarak, yaklaşık 100 kişilik bir ekiple büyük bir organizasyonu yönetiyoruz ve bu deneyimi sivil toplum projelerine aktararak daha verimli ve etkili çalışmalar yürütüyoruz. İş dünyası ve sivil toplumu harmanlayarak fayda sağlamak, bizim için hem değerli hem de büyük bir mutluluk kaynağı.
Sivil toplum kuruluşlarındaki çalışmalarınızın Eskişehir halkına ve topluma nasıl bir fayda sağladığını düşünüyorsunuz?
Projelerimiz sürekli değişiyor ve çeşitleniyor. Şu an ESGİAD olarak, Eskişehir’deki liselerde öğrencilere girişimcilik mentorluğu sağladığımız gönüllü bir projeyi yürütüyoruz. Bu projeyi, 25 yıllık geçmişe sahip İstanbul merkezli Genç Başarı Eğitim Vakfı ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Avrupa Birliği Ödüllü “Genç Biz” projesi kapsamında, öğrenciler sanal bir şirket kurarak hisselerini dağıtıyor, sermaye toplayıp ürün veya hizmet geliştiriyor ve dönem sonunda şirketlerini tasfiye ediyorlar. Eğer kar elde ederlerse, bunu hissedarlarına dağıtıyorlar. Biz de genç iş insanları olarak gönüllü mentorlar olarak destek sağlıyoruz. Öğrenciler iş dünyasını birebir deneyimlerken, ihtiyaç duyduklarında bizlere danışabilecekler. Ayda iki-üç kez bir araya gelerek deneyimlerimizi paylaşacağız. Bu proje, sadece girişimcilik değil, gençlerin iş dünyasına hazırlanmasına da büyük katkı sağlayan önemli bir girişim.

Eskişehir’de sivil toplum alanında eksik gördüğünüz ve gelişmesi gerektiğini düşündüğünüz alanlar nelerdir?
Bu konu sadece Eskişehir için değil, Türkiye genelinde de önemli. İnsanların sivil topluma daha fazla dahil olması gerekiyor. Özellikle gerek aldığı eğitimle gerekse kendini yetiştirebilmesi sebebiyle dünyaya farklı bir bakış açısıyla bakabilen bireylerin bu alanda aktif rol oynaması büyük önem taşıyor. Ancak bu şekilde iyiliği yayabilir ve toplumsal gelişime katkı sağlayabiliriz. Eskişehir’de de insanların kendi alanlarına uygun sivil toplum kuruluşlarına üye olmaları ve aktif rol almaları gerekiyor. En büyük problem, yönetim kadrolarında ilkesiz yaklaşımların olabilmesi. Eğer insanlar kişisel kazanç ve statü için bu alanlarda yer alırsa, fayda sınırlı kalır. Ancak ilkeli ve amacı doğrultusunda hareket eden bireyler sivil toplum kuruluşlarını güçlendirdiğinde, genel olarak sivil toplum da gelişir. Bu süreç mikrodan makroya ilerleyen bir model gibi düşünülebilir. Eskişehir’deki sivil toplum ne kadar güçlüyse, Eskişehir’in Türkiye’deki, Türkiye’nin de dünyadaki gücü o kadar artar. Bu yüzden sivil toplum, çağdaşlıkla doğrudan paralel bir kavramdır. Bunu güçlendirmenin en iyi yolu, bireylerin aktif katılımıyla topluma katkı sağlamasıdır.
Sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz özel bir proje veya hayaliniz var mı?
Şu an aklımda özel bir proje olmasa da bizim için en değerli şey sürdürülebilir projeler yaratmak. Son 3 yıldır, sağ olsun Ulaş Başkanımızın liderliğiyle, farklı STK’larla iş birliği yaparak ortak çalışma kültürünü güçlü bir şekilde deneyimliyoruz. Bu süreçte en az 3-4 önemli proje hayata geçirdik. Bunlardan bazıları Eskişehir BOR Platformu, Eskişehir Açık Hava Forumu ve liselerde girişimcilik mentorluğu projesi. Bu projeleri sadece bir yıl değil, uzun vadede sürdülebilir hale getirmek istiyoruz. ESGİAD’ın 5-10 yıl sonra da bu çalışmalara devam etmesi bizim için en büyük hedef. Gerçek değer, projelerin uzun vadeli olmasıyla ortaya çıkıyor ve bizim de en büyük amacımız, bu projeleri kalıcı hale getirmek.
Sivil toplum alanında aktif bir birey olarak Eskişehir’de daha güçlü bir sosyal dayanışma ağı oluşturmak için ne tür adımlar atılabilir?
Daha önce de söylediğim gibi, insanların sivil toplum kuruluşlarında aktif rol almalarını tavsiye ediyorum ve bekliyorum. Aynı zamanda, farklı STK’ların daha fazla iş birliği yaparak ortak projeler üretmesi büyük katkı sağlar. Gelişmiş ve gelişmemiş toplumları ayıran en büyük farklardan biri ortak çalışma kültürüdür. Maalesef Türkiye’de bu eksikliği zaman zaman ekonomi, siyaset ve yerel yönetimlerde görüyoruz. Eğer bunu değiştirmek istiyorsak, öncelikle sivil toplum alanında bu kültürü güçlendirmemiz gerekiyor. Farklı düşüncelere sahip STK’ların bir araya gelerek daha etkili projeler üretmesi ve topluma daha fazla katkı sağlaması en büyük hayallerimden biri. Umarım gelecek dönemlerde bunu hayata geçirebiliriz.
Batuhan Bey, röportajımızın sonuna gelirken merak ediyorum, sormak istiyorum. Hep işten bahsettik. İş dışında hobileriniz nelerdir ve son olarak bizimle paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Teşekkür ederim. Yaklaşık 8 yıl lisanslı basketbol oyunculuğu yaptım, bu yüzden basketbol benim için en keyifli hobilerinden biri. Hala eski takım arkadaşlarımla zaman zaman bir araya gelip hem eski günleri anıyoruz hem de basketbol oynuyoruz. Bunun dışında seyahat etmeyi çok seviyorum. Yurt dışında eğitim gördüğüm arkadaşlarımla 12 yıldır her yıl farklı bir yerde buluşuyoruz. Geçen sene İspanya’daydık, bu sene Portekiz’de buluşacağız. Eskiden festivaller ve geziler için bir araya gelirken, artık daha çok düğünlerde buluşuyoruz, ama yine de görüşmeye devam etmek çok güzel bir duygu. Basketbol, seyahat ve arkadaşlarımla vakit geçirmek en sevdiğim hobiler arasında. Bu keyifli röportaj için sizlere teşekkür ederim. Eskişehir’de farklı ve özgün bir medya organı faaliyete geçti, umarım bizler de katkı sağlamaya devam ederiz.
Leave a comment